Bölge Rehberi

Bölge Rehberi

TRABZON/RİZE/ARTVİN REHBERİ

TRABZON:

Tarihin her döneminde önemli bir liman ve ticaret merkezi olan Trabzon'un geçmişi Kalkolitik Çağ ile Tunç Çağına(M.Ö.5500-1000)kadar uzanır.M.Ö.7.YY.başlarında Miletoslu denizcilerin,Karadeniz kıyılarında kurdukları ticaret kolonilerinden biri olan Trabzon'un isib babaları da Miletoslulardır. Kentin yer aldığı yörenin dağlardan kıyıya doğru masayı andıran setler halinde alçaldığını gören miletoslular buraya Yunancada Masa anlamına gelen Trapeza sözcüğünden türettikleri 'Trapezous'adını verirler.Çeşitli kaynaklarda Trapezus, Trapezunda, Trapezund olarak geçen kentin adı zamanla Trabzon'a dönüşür. Kimmerler'î,Persleri ağırlayan şehir daha sonra M.Ö.4.yy.da kurulan Pontus Krallığı'nın egemenliğine girer.Roma döneminde önemli bir askeri üs durumuna gelen Trabzon,bu dönemde yapılan saray,tapınak ve su kemerleriyle mamur hale geldi.Bizans döneminde de ticari ve dinsel merkez olarak önem kazanan kent Bizans İmparatorluğunun 1204'de IV.Haçlı Seferiyle Latinlerin eline geçmesi üzerine İstanbuldan kaçan İmp.I.Andronikon Kommenos'un torunları Aleksios ve David Kommenos,Gürcü Kraliçesi Tamara'nın yardımıyla kurdukları Trabzon İmparatorluğu'na başkentlik yaptı.Anadolu Selçukluları'nın ve Timur'un kuşatmalarına rağmen alamadıkları kent,1461 de Fatih tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.20.yy'ın başlarında Rum ve Ermenilerin de yaşadığı Trabzon'un nüfusu 1 milyonun üzerindeydi.Öykülerle,türkülerle zengin bir kültürel mirasa sahip olan kentte,bir bölümü Osmanlılar döneminde camiye dönüştürülmüş Çok sayıda kilise ve manastır bulunuyor.

 

Sumela Manastırı
Trabzon'un simgelerinden olan Sumela Manastırı,Meryemana Manastırı olarak da biliniyor.Trabzon'un Maçka ilçesinin 17 km.kadar güneyinde Zigana Dağlarının bir kolu olan Karanlıkdağ'ın dik bir yamacında yer alan manastır,Ortodoks Kilisesinin Anadoludaki en kutsal merkezlerinden biri kabul edilir.Efsaneya göre 385'te Atinadan gelen iki keşiş tarafından kurulan manastır,14.yy'da pontus hükümdarı III,Aleksios Kommenos döneminde keşiş hücrelerinin eklenmesiyle genişletilerek bugünkü halini alır.Osmanlılar döneminde korunan Manastır 1923 de Rumlar'ın Anadolu'dan ayrılması ile terk edilir.Sumela Manastırı,dağın güneye bakan 90 derece diklikteki kayalık yamacında bir girinti üstünde yer alır.Vadiden 200m.yükseklikteki bu doğal girinti,insan eliyle işlenip biraz daha genişçe bir teras haline getirilerek buraya çeşitli yapılar eklenir.Ana kapıya kayalar oyularak yapılan 64 basamaklı bir merdivenle çıkılır.Merdivenin sol batı yanı boyunca manastıra su getiren kemer uzanırken sağ yanı uçurumdur.

 

Ayasofya Kilisesi
Trabzon-Rum İmparatoru I.Manuel Kommenos tarafından 1238-1263 arasında yaptırılan kilise,osmanlılar döneminde camiye çevrilir.1964 de müze olarak ziyarete açılan kilise genç dönem Bizans mimarlığının özelliklerini yansıtıyor.Yunan haçı planlı kilisenin,kuzey,güney ve batı yönlerinde olmak üzere üç girişi bulunuyr.Güney giriş kapısındaki alınlık frizinde insanın yaratılışının betimlendiği Adem ile Havvanın öyküsünü anlatan resimler bulunuyor.

Uzungöl
Trabzon'un önemli turizm potansiyeline sahip yörelerden biri de Çaykara İiçesine bağlı bulunan Uzungöl'dür.Her türlü yeme,içme ve konaklama tesislerinin bulunduğu doğa harikası Uzungölde isteyenler göl bisikletleri ile gezinti yapabilirlar.Kradeniz insanı ile özdeşleşen kemençe ve horon da bölge insanının kültürel zenginliğinin güzel bir göstergesidir. 

Rize
Pontus Krallığı döneminde 'SANNİKA' Roma İmparatorluğu döneminde 'Pontus Polemoniacus',Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde 'LAZİSTAN' Olarak anılan Rize'nin bugünkü adının nereden geldiği yönünde farklı rivayetler vardır.Bir görüşe göre Yunanca da da Pirinç anlamına gelen 'Rhizos' ya da Rumca da dağ eteği anlamına gelen Rhiza sözcüklerinin değişime uğrayarak Rize halini aldığı şeklindedir.Bir diğer görüş ise Osmanlıca da kırıntı,döküntü anlamına gelen Rize kelimesinin aynen kullanıldığıdır.Rizenin tarihine ilişkin dolaysız bilgiler,Ege de yaşayan Miletos'lu denizcilerin yöreye yaptığı seferlerle başlar..M.Ö.670'lerde Miletos'ların Karadeniz kıyılarında kurdukları kolonileri,Rize'ya kadar uzattıkları biliniyor.Med ve Perslerin istilasına uğrayan bölge daha bu dönemde İyonluların dolayısı ile Grek kültürünün etkisine girmiştir.İlk çağlarda Pontus Krallığının etkisine giren Rize yöresi 11.yy'a kadar islami akımların etkisi dışında kaldı.11.yy'da Büyük Selçukluların yükselme döneminde Melikşah'ın(1072-1092)hakimiyeti altına girdi.Ancak 1.Haçlı Seferinde tüm Karadeniz kıyıları gibi Rize de önce Bizans Daha sonra da Trabzon Rum Pontus İmparatorluğuna katıldı.1461 de Trabzonla birlikte Fatih tarafından Osmanlı sınırlarına alındı.19yy'ın ikinci yarısında Trabzon eyaletinin bir sancak merkezi olan Batum Rusya'ya bırakılınca, Rize sancak merkezi oldu.1.Dünya Savaşı'nda Ruslar tarafından işgal edilen Rize,2 Mart 1918 de işgalden kurtuldu ve 1924 de il merkezi oldu.
 

Anzer yaylası
Rize'nin İkizdere ilçesine bağlı Turizm merkezlerindendir.Özellikle tıbbi yönden yararlılığı kanıtlanmış,yörede çok az miktarda ve doğal koşullarda üretilen 'anzer balı' ile ünlüdür.


ARTVİN:

Doğu Karadenizin en doğu kesiminde yer alan ve bütün suları Çoruh ile veya kıyıdaki dereciklerle Karadenize karışan bir sınır ilimizdir.Öteden beri Türk boylarının yerleşim yeri olarak gördüğümüz bölgede hayat,çok eski çağlara dayanır.Bölgede bulunan bakır baltaların M.Ö.4000,tunç olaların ise M.Ö.3000 yıllarına ait olması bu savı kanıtlamaktadır.M.Ö.831 yılında Urartular büyük ve güçlü bir İmparatorluk kurmuşlar,M.Ö. 7.yy'da ise bölgeye Saka/İskit Türk boyları yerleşmiştir.300 yıllarında Arsaklı hanedanlığında olan yöre Jüstinyenin İran ile ebedi barış yapması üzerine Bizans idaresine geçti.575 yılındaki Bagratlı Hakimiyetinden sonra 654 yıllarında Erzurum Yyalasında yenilgiye uğrayan Bizans orduları bölgeyi İslam ordularına teslim etmişlerdir.1064 yıllarında bölgeyi fetheden Alparslanın 1072 de ölmesiyle birlikte Gürcistan Kralı Giorgi Bizansın yardımı ile Çoruh boyunu ele geçirdi.Daha sonra da Moğollar,Timur,Kara-koyunlu ve Akkoyunlu devletlerinin hakimiyetlerine geçti.1502 yılında ise Şah İsmail Elvent beyi yenince Akkoyunlu ülkesiyle beraber Artvin de Safevilerin eline geçti.Fatih zamanında Osmanlıya geçen Artvin,1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonuna kadar Livana Kazasının Merkezi olarak kalmıştır.Savaştan sonra ise 1917 yılına kadar Çarlık Rusyasının elinde kalan bölge 7 Mart 1921 günü Milli Mücadele sonucunda kurtarılmıştır. 

Artvin (Livana) Kalesi
Köprübaşı mevkiinde bulunmakta olup,10.yy'da inşa edildiği tahmin edilmektedir.Osmanlılar zamanında da kullanılan kale günümüze sağlam olarak ulaşmış olup,içinde su deposu(sarnıç) ve küçük kilise (şapel)bulunmaktadır